2 Abdülhamit Meclisi Neden Kapattı ?

Kaan

New member
II. Abdülhamit'in Meclisi Kapatma Kararı: Siyasi, Toplumsal ve Askeri Dinamikler

II. Abdülhamit, Osmanlı İmparatorluğu'nun 34. padişahı olarak tahta çıktığında, monarşik yapıyı güçlü bir şekilde sürdürmeye karar vermiştir. Padişahın en önemli siyasi hamlelerinden biri, 1876'da kurulan Meclisi Mebusan'ı 1878 yılında kapatma kararı almasıdır. Bu hareket, sadece Osmanlı'nın anayasal yapısındaki bir kırılma değil, aynı zamanda padişahın mutlak monarşi anlayışının güçlendiği bir dönemin başlangıcıydı. Peki, II. Abdülhamit Meclisi neden kapattı? Bu kararın ardında yatan sebeplerin incelenmesi, dönemin siyasi atmosferi ve Abdülhamit’in yönetim anlayışını anlamak adına oldukça önemlidir.

II. Abdülhamit Dönemi: Anayasacılığın Yükselişi ve Düşüşü

II. Abdülhamit’in tahta çıkışı, Osmanlı Devleti'nde önemli bir dönüm noktasını işaret eder. II. Mahmud’un zamanında başlayan ıslahat hareketlerinin, Tanzimat ve Islahat Fermanları ile kurumsallaşmaya başladığı bir dönemde, 1876'da I. Meşrutiyet ilan edilmiştir. Bu ilan, Osmanlı İmparatorluğu'nda anayasal monarşinin ilk adımlarını atmış, aynı yıl içinde bir anayasa (Kanun-i Esasi) kabul edilmiştir. Bu anayasa ile padişahın yetkileri sınırlanmış, bir meclis kurularak halkın temsilcilerinin yönetime katılmasına olanak sağlanmıştır. Ancak II. Abdülhamit, anayasal monarşiye olan şüpheci yaklaşımı ve yönetimindeki değişim arzusu nedeniyle Meclisi Mebusan’ı kapatma kararını almıştır.

Meclisin Kapanma Nedenleri

II. Abdülhamit’in meclisi kapatma kararı, yalnızca bir bireysel tercih değil, aynı zamanda bir dizi iç ve dış etmenin bir sonucudur. Bu etmenler şu şekilde sıralanabilir:

1. **İç Siyasi Baskılar ve Askeri Durum**: II. Abdülhamit, yönetimi altında, Osmanlı İmparatorluğu'nun iç karışıklıklara ve isyanlara gebe olduğu bir dönemdeydi. 1876’daki Osmanlı-Rus Savaşı'nın ardından, Osmanlı'da iç huzursuzluklar artmış, özellikle Makedonya ve Arnavutluk gibi bölgelerdeki milliyetçi hareketler güçlenmiştir. Meclisin toplandığı yıllarda, askeriye ile sivil hükümet arasındaki gerilim tırmanmış, padişah bu durumun kontrolünü elinde tutabilmek adına meclisi devre dışı bırakmak istemiştir.

2. **Meclisin Kararları ve Anayasacılığa Karşı Durum**: Meclis-i Mebusan, Anayasacılığın Osmanlı’daki en önemli temsilcisi olmuştu, ancak birçok mebus (milletvekili) padişahın mutlak yetkilerinin sınırlanmasını talep ediyordu. Meclisin çıkarları ve talepleri, padişahın mutlakiyetçi yönetim anlayışıyla çelişiyordu. Özellikle, meclisin halkın temsilcileri tarafından daha etkin hale gelmesi, II. Abdülhamit’in yönetimindeki merkezîyetçi otoriteyi tehdit ediyordu.

3. **Dış Tehditler ve Diplomatik İstikrarsızlık**: 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, Osmanlı’nın büyük bir yenilgi almasına yol açmış ve bu durum, dış dünyada Osmanlı İmparatorluğu’na yönelik şüpheleri artırmıştır. Bu şartlar altında, II. Abdülhamit, içerdeki siyasi denetimi güçlendirmenin yanı sıra dışa karşı da daha güçlü bir tutum sergilemek istemiştir. Meclisin kararları, zaman zaman uluslararası baskılar karşısında Osmanlı'nın zayıflamasına yol açabilecek potansiyel taşımaktaydı.

4. **Padişahın Otoriter Yönetim Anlayışı**: II. Abdülhamit, yönetimde mutlak yetkilerinin kısıtlanmasını istemeyen bir liderdi. Anayasacılık fikri, ona göre, hükümetin etkinliğini ve merkeziyetçiliği zayıflatacak bir unsurdu. Bu nedenle, meclisin aldığı kararlar ve tartışmalar, Abdülhamit için yönetim otoritesine ciddi bir tehdit oluşturuyordu. Bu tehditleri bertaraf etmek adına, meclisi feshetmek bir çözüm olarak görülmüştür.

Meclisin Kapatılmasının Sonuçları

Meclis-i Mebusan’ın kapatılması, Osmanlı İmparatorluğu’nun siyasi yapısında derin izler bırakmıştır. Bu kararın ardından II. Abdülhamit, yaklaşık 30 yıl süren bir dönem boyunca "istibdat dönemi" olarak bilinen yönetimi uygulamıştır. Bu süreçte, padişahın mutlakiyetçi yönetimi daha da pekişmiş ve anayasa, sadece kağıt üzerinde kalmıştır.

Padişahın, meclisi kapatmasının ardından izlediği politikalar, daha fazla merkeziyetçi ve otoriter bir yönetim anlayışını benimsemiş, toplumsal ve siyasi alanda daha fazla baskı ve denetim uygulanmıştır. Özgürlükler kısıtlanmış, gazetecilere ve aydınlara yönelik sansür artırılmıştır. Bununla birlikte, II. Abdülhamit’in meclisi kapatma kararı, aynı zamanda Osmanlı’daki anayasal hareketlerin zayıflamasına ve halkın siyasete katılımının engellenmesine yol açmıştır.

II. Abdülhamit’in İstibdat Dönemi: Otoriterlik ve Toplum Üzerindeki Etkiler

Meclisin kapatılması, sadece siyasi anlamda değil, aynı zamanda toplumsal yapıda da derin etkiler yaratmıştır. II. Abdülhamit, otoritesini pekiştirmek için, tüm devlet kurumları üzerinde denetim sağlamış ve toplumsal alanda geniş bir gözetim ağı kurmuştur. Bu dönemde, gazeteler, dergiler ve kitaplar üzerinde ciddi bir sansür uygulanmış, aydınlar ve entelektüel kesim üzerinde büyük baskılar oluşturulmuştur.

Ancak II. Abdülhamit’in otoriter yönetimi, aynı zamanda bazı ilerlemeler de sağlamıştır. Demiryolları, eğitimde reformlar ve sağlık alanında bazı yenilikler, padişahın yönetimi altında gerçekleşmiştir. Ancak bu gelişmeler, siyasi özgürlüklerin ve demokratik katılımın kısıtlandığı bir ortamda yapılmıştır.

Sonuç: II. Abdülhamit’in Meclis Kapatma Kararının Gelecek Üzerindeki Etkileri

II. Abdülhamit’in meclisi kapatma kararı, sadece dönemin siyasi yapısının şekillenmesinde değil, Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında ve sonraki dönemdeki reform hareketlerinde de önemli bir etkiye sahip olmuştur. Padişahın bu adımı, halkın yönetimde söz hakkı talebinin bastırılması ve monarşinin güçlendirilmesiyle sonuçlanmış, ancak Osmanlı’nın demokratikleşme yolundaki çabalarının büyük ölçüde duraksamasına yol açmıştır.

Meclisin kapatılmasından sonra, Osmanlı’daki anayasal hareketler, II. Meşrutiyet ile yeniden canlanmış olsa da, bu süreçteki izler hala derindir. II. Abdülhamit’in yönetimi, modern Türkiye’nin şekillenmesinde önemli bir etki bırakmış, pek çok tarihçi tarafından Osmanlı’daki anayasal hareketlerin boğulmasında başat rol oynayan bir dönüm noktası olarak değerlendirilmiştir.