Cihan Başakçıoğlu
İZMİR – Ressam Mansur Tansu Gülaydın’ın 4 yıldır üzerinde çalıştığı bir proje olan “InDaGroove”’un ana standı, Alaçatı ARKA Z Gallery’de genel gösterime açıldı. Projede metal yüzeyler üzerine farklı oyma teknikleriyle oluşturulan düzenli-düzensiz yivler ve bu yiv sınırlarından alınan sesler, standın ana temasını oluşturuyor. InDaGroove standının ses yerleştirme ayağını oluşturan sahne performansında, metal yüzeyler üzerine akrilik boya ve farklı oyma teknikleriyle çalışılan groove’lardan alınan Metronomik Noise’lar canlı olarak izleyiciye yansıtılıyor.
Ayhan Öztoplu (Davul), Volkan Hürsever (Bas) ve (Saksafon) Engin Recepoğulları’ndan oluşan Trio, DJ setten gelen synth katkılarıyla altyapıya eşlik ediyor. Proje için daha evvelinde Muhiddin Aslanbay tarafınca bestelenen 3 özel kesim, Trio’nun kendi caz tarzlarıyla tekrar yorumlanıyor. Performans yaklaşık 50 dakika sürüyor. Stant, Ekim ayının sonuna kadar ziyaretçilere açık olacak.
.
‘GÖRME BİÇİMLERİNİN YANINA EKLENMİŞ YENİ BİR DUYMA BİÇİMİ’
Standın tanıtım metninde “Yiv” sözcüğündeki derinliğe dikkat çekilerek, “En sondaki ‘v’ örneğin. İnsanı içine çeken bir vadi. İnsan belleğine, enlemine, boylamına, verevine, düzüne açılmış hendek-çizgilerden oluşmuş bir vadi. Problem şu: Üzerine fotoğraf yapılan yerin bir belleği var mıdır? Fotoğraf yaparken yüzeyin belleğine pentür haricinde öteki bir şeyler kaydediyor olabilir miyiz? Bilhassa metal yüzeylerle çalışırken, kasıtlı ya da kasıtsız, oraya bir kayıt düşüyor olabilir miyiz? Öbür bir sıkıntı de şu: Oraya, tabana bir kayıt düşebiliyorsak şayet, o kaydı duyabilir miyiz? Metal yerin belleğine kaydetmiş olduğumuz sesi, tekrar duyulabilir hale getirebilir miyiz? Metal tabanda, vakte kaydedilmek üzere oluşturulmuş bir çeşit hendek-bellek. Hendek belleğe derinlemesine kazınmış sesleri oradan geriye almak, duymak mümkün” sözleri yer aldı.
Bakabildiğimiz ve dokunabildiğimiz şeyleri duymaya başladığımızda ise algıya yeni bir parametre daha eklendiği belirtilen tanıtım metninde şöyleki denildi;
“Metal yüzeydeki sesi duymaya başladığımızda, boyutlar üçü aşıyor. Daireyi oluşturan yivler ve her bir yivden gelen sesin biçimi yeni bir boyut ortaya çıkarıyor. Artık gördüğümüz ‘şey’ sesli bir kompozisyon. Görme biçimlerinin yanına eklenmiş yeni bir ‘duyma biçimi’.”
.
RESSAM GÜLAYDIN: BİENAL TADINDA BİR STANT GÖRMEK İSTEYENLERİ BEKLİYORUZ
Gazete Duvar’a konuşan Ressam Gülaydın, standın ağır ilgi gördüğünü vurgulayarak, “Sergi, müzikle birlikte anıldığı için küçük bienal tadında bir şey oldu. Metal üzerine farklı farklı boyalarla yapılan eserler olduğu için bir çok ilgi gördü diyebilirim” diye konuştu. Standa gelen yansıların olumlu olduğunu söyleyen Gülaydın, kelamlarına şu biçimde devam etti:
“Soyut bir stant. Burada gelen yorumlar da daha epey materyal ve fikirle ilgili. Plaklardaki yivler üzere düşünün. Fotoğrafların üzerinde daima groove’lar, yani açılmış yivler var. Birkaç fotoğrafın beraberinde müziği var. Fotoğrafın üstündeki groove’lardan aldığımız müzikleri dinleyince insanların yansısı fazlaca enteresan oluyor. Beklediğimiz yansıları aldığımızı söyleyebilirim.”
Son olarak sergiyi ziyaret etmeyi düşünenlere seslenen Gülaydın, “Bienal tadında bir stant görmek isteyen herkesi bekliyoruz. Çok boyutluluk tadında bir tecrübe yaşamak istiyorlarsa gelsinler. Beşerler buraya gelip enteresan bir tecrübe yaşıyorlar. Bir açıdan da fotoğrafların ortasındaki, fotoğraflara kazınarak elde edilmiş müzik dışarıya çıkarılıyor” dedi.
.
MANSUR TANSU GÜLAYDIN KİMDİR?
1965 yılında doğan Mansur Tansu Gülaydın, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Kısmı mezunu. Resme afiş dizaynıyla başlayan Gülaydın, uzun yıllar tiyatro afişleri tasarladı. Mengü Ertel atölyesinde çalışan Gülaydın, bu vakitte afiş üzerine hazırladığı “Afiş ve Alıcı içindeki Toplumsal Ruhsal ve Sanatsal İletişim Biçimi” başlıklı tezini tamamladı.
Gülaydın hem de 2014 yılında İstanbul Armutlu’da farklı sanat disiplinlerinin bir ortada üretilebildiği Antidot atölyesini kurdu. 2010-2017 yılları içinde İzmir İktisat Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde müfredatını Prof. Dr. Nuri Alım ile birlikte hazırladığı “Kavramsal Düşünme Metodolojileri” isimli dersi veren Gülaydın, İzmir Karaburun-İnecik Köyü ve İzmir-Alsancak’taki atölyelerinde metal yüzeyler üzerinde karma teknik çalışmalarını sürdürüyor.
İZMİR – Ressam Mansur Tansu Gülaydın’ın 4 yıldır üzerinde çalıştığı bir proje olan “InDaGroove”’un ana standı, Alaçatı ARKA Z Gallery’de genel gösterime açıldı. Projede metal yüzeyler üzerine farklı oyma teknikleriyle oluşturulan düzenli-düzensiz yivler ve bu yiv sınırlarından alınan sesler, standın ana temasını oluşturuyor. InDaGroove standının ses yerleştirme ayağını oluşturan sahne performansında, metal yüzeyler üzerine akrilik boya ve farklı oyma teknikleriyle çalışılan groove’lardan alınan Metronomik Noise’lar canlı olarak izleyiciye yansıtılıyor.
Ayhan Öztoplu (Davul), Volkan Hürsever (Bas) ve (Saksafon) Engin Recepoğulları’ndan oluşan Trio, DJ setten gelen synth katkılarıyla altyapıya eşlik ediyor. Proje için daha evvelinde Muhiddin Aslanbay tarafınca bestelenen 3 özel kesim, Trio’nun kendi caz tarzlarıyla tekrar yorumlanıyor. Performans yaklaşık 50 dakika sürüyor. Stant, Ekim ayının sonuna kadar ziyaretçilere açık olacak.
.
‘GÖRME BİÇİMLERİNİN YANINA EKLENMİŞ YENİ BİR DUYMA BİÇİMİ’
Standın tanıtım metninde “Yiv” sözcüğündeki derinliğe dikkat çekilerek, “En sondaki ‘v’ örneğin. İnsanı içine çeken bir vadi. İnsan belleğine, enlemine, boylamına, verevine, düzüne açılmış hendek-çizgilerden oluşmuş bir vadi. Problem şu: Üzerine fotoğraf yapılan yerin bir belleği var mıdır? Fotoğraf yaparken yüzeyin belleğine pentür haricinde öteki bir şeyler kaydediyor olabilir miyiz? Bilhassa metal yüzeylerle çalışırken, kasıtlı ya da kasıtsız, oraya bir kayıt düşüyor olabilir miyiz? Öbür bir sıkıntı de şu: Oraya, tabana bir kayıt düşebiliyorsak şayet, o kaydı duyabilir miyiz? Metal yerin belleğine kaydetmiş olduğumuz sesi, tekrar duyulabilir hale getirebilir miyiz? Metal tabanda, vakte kaydedilmek üzere oluşturulmuş bir çeşit hendek-bellek. Hendek belleğe derinlemesine kazınmış sesleri oradan geriye almak, duymak mümkün” sözleri yer aldı.
Bakabildiğimiz ve dokunabildiğimiz şeyleri duymaya başladığımızda ise algıya yeni bir parametre daha eklendiği belirtilen tanıtım metninde şöyleki denildi;
“Metal yüzeydeki sesi duymaya başladığımızda, boyutlar üçü aşıyor. Daireyi oluşturan yivler ve her bir yivden gelen sesin biçimi yeni bir boyut ortaya çıkarıyor. Artık gördüğümüz ‘şey’ sesli bir kompozisyon. Görme biçimlerinin yanına eklenmiş yeni bir ‘duyma biçimi’.”
.
RESSAM GÜLAYDIN: BİENAL TADINDA BİR STANT GÖRMEK İSTEYENLERİ BEKLİYORUZ
Gazete Duvar’a konuşan Ressam Gülaydın, standın ağır ilgi gördüğünü vurgulayarak, “Sergi, müzikle birlikte anıldığı için küçük bienal tadında bir şey oldu. Metal üzerine farklı farklı boyalarla yapılan eserler olduğu için bir çok ilgi gördü diyebilirim” diye konuştu. Standa gelen yansıların olumlu olduğunu söyleyen Gülaydın, kelamlarına şu biçimde devam etti:
“Soyut bir stant. Burada gelen yorumlar da daha epey materyal ve fikirle ilgili. Plaklardaki yivler üzere düşünün. Fotoğrafların üzerinde daima groove’lar, yani açılmış yivler var. Birkaç fotoğrafın beraberinde müziği var. Fotoğrafın üstündeki groove’lardan aldığımız müzikleri dinleyince insanların yansısı fazlaca enteresan oluyor. Beklediğimiz yansıları aldığımızı söyleyebilirim.”
Son olarak sergiyi ziyaret etmeyi düşünenlere seslenen Gülaydın, “Bienal tadında bir stant görmek isteyen herkesi bekliyoruz. Çok boyutluluk tadında bir tecrübe yaşamak istiyorlarsa gelsinler. Beşerler buraya gelip enteresan bir tecrübe yaşıyorlar. Bir açıdan da fotoğrafların ortasındaki, fotoğraflara kazınarak elde edilmiş müzik dışarıya çıkarılıyor” dedi.
.
MANSUR TANSU GÜLAYDIN KİMDİR?
1965 yılında doğan Mansur Tansu Gülaydın, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Kısmı mezunu. Resme afiş dizaynıyla başlayan Gülaydın, uzun yıllar tiyatro afişleri tasarladı. Mengü Ertel atölyesinde çalışan Gülaydın, bu vakitte afiş üzerine hazırladığı “Afiş ve Alıcı içindeki Toplumsal Ruhsal ve Sanatsal İletişim Biçimi” başlıklı tezini tamamladı.
Gülaydın hem de 2014 yılında İstanbul Armutlu’da farklı sanat disiplinlerinin bir ortada üretilebildiği Antidot atölyesini kurdu. 2010-2017 yılları içinde İzmir İktisat Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde müfredatını Prof. Dr. Nuri Alım ile birlikte hazırladığı “Kavramsal Düşünme Metodolojileri” isimli dersi veren Gülaydın, İzmir Karaburun-İnecik Köyü ve İzmir-Alsancak’taki atölyelerinde metal yüzeyler üzerinde karma teknik çalışmalarını sürdürüyor.